Demek istediklerime geçmeden önce kim olduğumu siz değerli okurlarıma bildirmek isterim. Ben ormandan kaçak çam kesip düven, sepet yapıp uzak köy ve şehirlere, hayvanlarla yolculuk yaparak, onları taşıyıp satarak geçimini sağlayan bir orman köyünde dokuz aylıkken yetim kalmışım. Daha aklım ermeden geçim şartlarıyla ormancılarla tanıştım. Ormancıdan yediğim tokadın acısını sanki hâlâ yüzümde hissediyorum.
Benim o dönemlerde okula gitmeye vaktim olmadı. Okuldan ya da köylüden “Bu çocuk niye okula gitmiyor?” diyen de olmadı. Bunun nedenini 18 yaşıma gelince yaşıtlarıma askerlik yoklaması geldi, bana gelmedi, o zaman belli oldu. Meğer benim nüfus kaydım yapılmamış.
Halil Öğüt Abi –kendisi hayatta, Allah sağlıklı ömür versin- askerden çavuş olarak geldi. Daha evvelinde köy hocasından eski harfleri öğrenmiştim, ona da 29 harfi yazdırdım. Harfleri vuruşturmak kolay geldi, çat pat öğrendim harfleri. Ardından 1964-1966 yıllarında 24 ay yaptığım askerliği çavuş olarak bitirdim. İlkokulu ve ortaokulu, askerlik dönüşü iki takvim yılı içinde bitirdim. Hâlâ hayat okulunun öğrencisiyim ve mutluyum. Yetmiş yıldır da okuyorum...
Instagram: @ismailyanik.sair
Dünyaya kim gelmişse bir şekilde iz bırakmak istemiştir. Kimileri duvarlara resimler çizmiş, kimileri eşsiz mimariler ile adından söz ettirmiş kimileri de “söz uçar yazı kalır” diyerek yazdığı eserleri ile karşımıza çıkıp yarınlara iz bırakmıştır.
Elinizdeki kitap Ankara’nın Beypazarı ilçesinde yaşayan, dokuma ustası olan ve bir ödevim esnasında yakından tanıdığım İsmail Amca’nın şiirlerinden, özlü sözlerinden kısacası bize demek istediklerinden oluşmaktadır. Onun zanaatını ve hayat hikâyesini dinlerken güzel sözleri o kadar tatlı geldi ki sanki karşımda bir şair vardı. Birkaç soru ve muhabbet sonrasında karşımdaki amcanın şairliği açık açık kendisini gösterdi. Her soruşumda yeni ajandalar açıldı, müsvedde kâğıtlar, hastane raporları ve daha pek çok kâğıtta birbirinden güzel şiirler ve özlü sözler yer alıyordu. Dokumacılık zanaatı hakkında konuşmamız bitince biraz da şiir sohbetine daldık. Daha öncesinde bir abimiz onun bu güzel şiir ve sözlerinin çalınma ihtimaline karşın kendisini uyarmış, bu uyarı üzerine daha temkinli olan İsmail Amca bu isteğini bana anlattı. Ben de o sene, İsmail Amca ile tanışmadan dört beş ay önce Kutlu Yayınevi’nden “İlk Döküm” adlı ilk şiir kitabımı çıkartmıştım. Aşamaları bildiğimi, yardım edebileceğimi söylediğim anda çalışmalara başladık.
İsmail Amca ile şiirler seçtik, her şiiri kitaba almak istedik fakat ilk kitabın heyecanı ve sayfa sorunu bizi sınırladı. Ajandalardan, hastane raporlarından, müsvedde kâğıtlardan fotoğrafını çekip bilgisayar ortamını aktardığımız şiirler bir yılı geçen bir hazırlık ve birkaç ayı alan basım sürecinden sonra İsmail Amca’mızdan değerli bir hatıra ve geçmişin tecrübesi ile ruhumuza ve gönlümüze ışık olacak bir eser ortaya çıktı.
Bu güzel kitabın oluşmasında bana güvenen ve şiirlerini korkmadan hem benimle hem de Kutlu Yayınevi ile paylaşan İsmail Amca’ya, her zaman babalarını destekleyen Yanık kardeşlere ve bu güzel eseri alıp okuyan siz okurlara teşekkürlerimi sunarım.
- Ayşe Buluç
Bétiği édinmek için: www.arkaraf.com/demek-istedigim
Instagram: @ismailyanik.sair