kitap başvuru, online kitap başvuru, internetten kitap başvurusu

26 Ağustos 1071’den 30 Ağustos 1922’ye Türk Milletinin Anadolu’da Varlık Mücadelesi – Muhammed Aslan

26 Ağustos 1071’den 30 Ağustos 1922’ye Türk Milletinin Anadolu’da Varlık Mücadelesi

Türk tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri 26 Ağustos 1071 tarihiydi. Bu tarihte Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan komutasındaki Türk ordusu Malazgirt’te, Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenis komutasındaki Bizans ordusunu büyük bir yenilgiye uğratarak Türk tarihinin en önemli zaferlerinden birini kazandı. Bu zafer ve sonrasında elde edilecek zaferlerle birlikte Anadolu, tıpkı Orta Asya, Güneydoğu Avrupa, Mısır gibi “Türkiye” olarak adlandırılacak bölgelerden biri olacak ve bu özelliğini yüzlerce yıl korumayı başararak Türklerin kalıcı vatanı haline gelecekti.

 26 Ağustos 1071 tarihi Anadolu’nun Türk-İslâm yurdu olmaya başladığı tarih olduğu gibi aynı zamanda Türk milletini Anadolu’dan atmak isteyen güçlerin taarruza geçtiği tarihti. Türk milleti, Haçlılar ve Bizans başta olmak üzere özellikle Batılı güçlere karşı bu topraklarda yüzyıllarca varlık mücadelesi verdi. Ardından Moğol istilası gibi zorlu bir süreci yaşadı. Moğollar, Anadolu’nun birçok şehrini işgal ederek taş taş üstünde bırakmamasına rağmen Türk milleti, Anadolu’da varlığını korumayı başardı. Bunda özellikle sosyal dayanışmanın “fütüvvet” anlayışının etkisi büyüktü. Madde planında imha edilmeye çalışılan bir millet; Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram-ı Veli gibi manevi önderlerin ikliminde yeniden diriliyordu. Anadolu’nun paramparça olduğu, siyasi birliğin bozularak isyan ve kargaşanın hüküm sürdüğü bir dönemde Osmanlı’yı kuran ruh da bu ruhtu. Doğu ve Batı sentezini yapabilen Osmanlı bir uç beyliği olarak kurulmasına rağmen kısa sürede tarihin en görkemli devletlerinden birisi haline geldi. Osmanlı bu gücünü önemli ölçüde korusa da kuruluşundan yıkılışına kadar geçen süreçte gerek Haçlılar’a gerekse Batılı devletlere karşı bir hakimiyet mücadelesi verdi. 1699 yılında Avrupa’da Karlofça Antlaşması’nın imzalanmasıyla başlayan çekilme süreci yüzyıllar boyu devam etti. I. Dünya Savaşı sonrasında imparatorluğun sınırları önemli ölçüde daralmış, Türk milleti Anadolu’ya hapsedilmişti.

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla Anadolu işgallere açık hale geliyor, siyasi ve hukuki gerekçeleri oluşturduğunu iddia eden Batılı emperyalist devletler Anadolu’yu işgal ediyordu. Türk milleti sınırlı imkanlarıyla işgallere karşı çıkıyordu. Doğu Cephesi’nde Ermenilerle mücadele edilirken Güney Cephesi’nde Fransız ve Ermenilerle, Batı Cephesi’nde ise Yunanlar ve Rum iş birlikçileriyle mücadele ediliyordu. Türk milleti, büyük bir dayanışma örneği göstererek azim ve kararlılıkla düşmanı Doğu ve Güney cephelerinde yendi. Son cepheyse Batı cephesiydi. Bu cephede önce Kuva-yı Milliye sonrasında ise düzenli ordu Yunanlara karşı önemli savunmalar yaparak büyük başarılar elde etti. Batı cephesinde 26-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk tarihini değiştiren savaşlardan birisi oldu. Bu muharebeyle 1699’dan beri çekilmekte olan Türk ordusu asırlar sonra taarruza geçiyordu. Tarih tekerrür ediyor, 26 Ağustos 1071 tarihinden asırlar sonra Türk ordusu, Malazgirt Zaferi’nin 851. yıldönümünde Anadolu’yu bölmek, parçalamak ve Türk milletini kendi vatanında tahakküm altına almak isteyenlere karşı taarruza geçiyordu.

Batı cephesinde 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü Yunan ordusuna karşı büyük bir zafer kazanıldı. Bu zaferle Dumlupınar ve Kütahya, Yunan işgalinden kurtuldu. 9 Eylül 1922 tarihinde ise İzmir, Yunan işgalinden kurtuldu. Çok kısa bir süre içerisinde batı illerindeki Yunan işgali son buldu. 18 Eylül 1922 tarihinde Yunanlar, Anadolu’dan tamamen çekilmek zorunda kaldılar. Savaş sırasında kazanılan zaferlerin gerçek bir zafer olabilmesi için diplomatik zaferlerle desteklenmesi gerekiyordu. Bundan dolayı önce Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti’nin “tapu senedi” olarak kabul edilen Lozan Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmalar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılıyor, Türk milleti adeta küllerinden doğuyordu.

Türk milletinin kararlı mücadelesiyle Gazi Mustafa Kemal’in sözü yerine gelmiş oldu. Düşman orduları, geldikleri gibi gittiler. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk İstiklâl Harbi’nin komuta kademesi başta olmak üzere tarih boyunca bu topraklar için canlarından, mallarından geçen eşsiz, isimsiz kahramanlarımızı, gazi ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Ruhları şad, makamları alî olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 100. yıl dönümü kutlu olsun.

Kategori : Genel, Kutlu Köşe Yazıları - Etiketler : - Tarih : 30 Ağustos 2022

Yorum Yaz
Ad Soyad :
E-mail :
Yorum :

1647

 

Kutlu Yayınevi | göksel sözcükleriñ yayıncısı

2012'den bugüne hayallerinizi gérçekleştirirken yanınızdayız.