#hayat kitabının yazarı Halil Kalkan ile 2017 CNR Kitap Fuarından sonra bir söyleşi gérçekleştirdik. Yazarımızıñ dünyasına vardığımız bu sohbetimizi sizlerle de paylaşıyoruz.

1) Kendinizden kısaca söz eder misiniz?

Sultan Mehmet’in 1461’de Fethettiği, Yavuz Sultan Selim’in valilik yaptığı, Kanuni Sultan Süleyman’ın 15 yaşına kadar yaşadığı bir şehir olan Karadeniz’in hırçın dalgaları ile geçit vermez Zigana dağları arasındaki 61 plakalı ŞEHZADELER diyarı Trabzon’da 1973 yılının 6 Aralık Perşembe günü 9 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmişim. İlkokul ve hafızlık eğitimimi Trabzon’da, Lise eğitimimi ise gurbette yani Bursa İmam Hatip Lisesinde tamamladım. Daha sonrasında KTÜ’de İnşaat, Anadolu Üni’de İktisat ve Atatürk Üni’de de İSG okudum. 1997 Yılında İstanbul’da inşaat sektörüyle başlayan çalışma hayatım, 2003 yılından bu yana enerji sektöründe ve en sevdiğim şehir olan Bursa’da devam ediyor. Yirmi dört yaşıma kadar BEN olarak devam eden hayat hikayem, Eylül-1998’de Bilge sultan için gönülden bir EVET ile BİZ oldu. Cihat ve Ceyhun isminde iki yakışıklı delikanlının babasıyım. Anadolu’nun ve Dünyanın vicdanı olma vizyonuyla kurulmuş bir platform olan Genç Demokrasi Platformunda 2015 yılından bu yana vakit buldukça köşe yazıları yazarak Hak, Hukuk ve Adalet adına, naçizane üç-beş kelâm etmeye çalışan basit bir fâniyim.

2) CNR Fuarına hangi kitaplarınızla katıldınız?

CNR kitap fuarına “Benim Penceremden Hayata Bakış diyebileceğim” veya “Yazmasaydık ANI kalacaktı, Yazdık ROMAN oldu” diyebileceğim Ya da “İyiliğe Halil; Kötülüğe Kalkan olabilmektir hayat” diyebileceğim #hayat isimli kitabımla katıldım.

3) Kitabınızın (kitaplarınızın) içeriği nedir?

Sıradan bir kitap değil #hayat …
Umutlar var/Yaşanmışlıklar var,
Sevinçler var/Hüzünler var,
Başarılar var/Başarısızlıklar var,
Hayaller var #hayat’lar var,
Sevgiliye yazılmış mektuplar var,
Kiremalı büsküvinin nasıl yeneceği var,
Çeyrek ekmekten alınan inanılmaz HAZ var,
Yav marjinal fayda bile var,
Daha önemlisi kurgudan uzak %100 SAMİMİ bir anlatım ve akıcı bir konuşma dili var,
Ülke ve gönül coğrafyamızın yakın geçmişine dair tespitler var,
Velhasıl herkesin kendinden bişeyler bulabileceği, hayata dair belki her şey değil ama, çoook şeyin olduğu bir kitap…

4) Kitabınızı yazarken (kitaplarınızı) nasıl bir süreç izlediniz?

Öncelikle yazma hayalimi gerçekleştirmeye karar verdim ve kendime bir yıllık bir hedef koydum. Bu kararım neticesinde uykumdan feragat edip her gün 1 saat az uyumayı göze aldım. Yazmayı düşündüğüm alandaki en iyi denilen 10 romanı alıp okudum ama aradığımı tam olarak o romanlarda bulamadım. Yazmayı düşündüğüm 200 sayfalık kitabın nasıl olması gerektiğine zihnimde karar verir gibi oldum. Sonra 20 günlük yaz tatilimde hedeflediğim kitabın konu başlıklarını çıkardım. Başlıklar çıkıp çerçeve oluştuktan sonra sıra o başlıkların altını yazmaya gelmişti ve o iş benim için zor olmadı. Ve sürekli yazmaya başladım, bir yıl dolmadan son başlığın altını yazmak ve kitabın yazım kısmını tamamlamak nasip oldu. Bir kontrol ettim ki bizim kitap, 350 sayfalara varmış. Asıl iş bundan sonra başladı, ve başladım düzeltmelere. Hımmm bu süre zarfında yazdığımı kimseye okutmadım hatta nolur nolmaz diye dosyaya şifre bile koydum. Bu yazım işi bitmiş taslak kitabı, düzenleme işi bayağı bir sürdü ve 4-5 kez üzerinden geçtim ve her geçtiğimde bişeyleri kırptım. 2014 sonunda taslak yazımını tamamladığım kitap, 2016 Mayıs ayında 5 kişinin okumasından ve son düzeltmelerden sonra basılacak hale gelmiş oldu.

5) Bu süreçte sizi en çok yoran ne oldu?

O dönemde hayli yoğun bir iş programım vardı, çok önemli bir projenin şantiye şefliğini yapıyordum ve hafta sonları da dahil olmak üzere günlük ortalama 12 saat çalışıyordum. Bu yoğunluk içerisinde yazmaya vakit ayırmak çok kolay olmadı. En çok yorulduğum ise yazım işi bittikten sonra onu tekrar tekrar gözden geçirip düzeltmeleri yapmak ve kırpmak oldu.

6) Peki en çok destekçileriniz kim oldu?

Bu süreçte en büyük destekçim, gönüllü editörüm, romanı yazarken önümden çayımı ve çorbamı, sırtımdan yeleğimi, ayağımdan terliğimi hiç eksik etmeyen gönlümün sultanı sevgili eşim Bilgem ve dünyanın en yakışıklı delikanlıları, canımdan çok sevdiğim ve bu kitabı yazmama ilham kaynağı olan oğullarım Cihat’ım ve Ceyhun’um var. Kitabın yazma işli bittikten sonra işlerimin yoğunluğu dolayısıyla basım işini bir süre ertelemeyi kafama koymuştum. İçimdeki sönmeye yüz tutmuş o ateşi tekrar alevlendirip çok kısa bir sürede kitabın dizgisini yapan, kapağını tasarlayan ve ham nüshasını basıp kontrol etmem için bana sunan çok kıymetli Ragıp ve Sabire Yeşilırmak çifti dostlarım oldu.

7) Yeniden kitap yazacak olsaydanız, neler yapar, ya da yapmazdınız?

Yazmak benim için aslında zor değil ama ne yazacağıma karar vermek oldukça yorucu ve zaman alıcı. Şuan için kitabım #hayat’ın biraz HAYAT bulmasını bekliyorum. Eğer umduğum olursa devamı olacaktır diye ümit ediyorum.

8) Yoksa yeni bir çalışmamı var?

HAYAT devam ettiği sürece öyle yada böyle bir çalışma hep olacaktır.

9) Fuar nasıl geçti?

İlk defa kendi kitabımın imza gününe katılmış oldum. Çok güzeldi, inşaAllah daha niceeee fuarlara ve imza günlerine katılırız. Hem kitabımıza, hem de yeni ve kalıcı dostluklara imza atarız. Yayınevinin naif davranışları beni çok mutlu etti, doğru yayıneviyle çalıştığımı bu fuar vesilesiyle birkez daha teyit etmiş oldum.

10) Fuarda en ilginç anınız nasıl oldu?

İzmir’den kalkıp imza günüm için İstanbul’a gelen amcamı fuarda görmek beni çok şaşırttı ve mutlu etti, Rabbim de onu ve imza günüme katılan tüüüm dostlarımı mutlu etsin.

11) Şuan hangi kitabı okuyorsunuz? Son okuduğunuz 3 kitap hakkında kısaca söz edermisiniz?

Son dönemde gündeme dair kitapları okumayı tercih ediyorum. En son okuduğum kitap, “Asrın İhaneti” başladığım kitap ise “Darbenin Kayıp Saatleri” Her iki kitap ta 15 Temmuz da yaşadığımız ihaneti anlatıyor.

12) Okuyucuyla buluşmak nasıl bir duygu?

Okuyucuyla buluşmak inanılmaz bir duygu… Ben normalde rahat birisiyim ama, ilk gün standa oturup geleni gideni izlemeye başladığımda acaba kim/ler gelecek diye bir merak hatta heyecan yaşamadım diyemem. Sonra KIYMETLİ ve VEFALI okurlar gelmeye başladılar. Sîma olarak birçoğunu tanımasam da, onların benim kitabım için geldiklerini daha 10 metre uzaktayken gözlerinden hissettim. O güne kadar sadece sosyal medyadan tanıdığım çoğu okurlarımı, imza günümde canlı ve kanlı ve de heyecanlı olarak karşımda görmek çoook güzel oldu.

13) İlk imzanızı atarken duyduğunuz heyacanı anlatın desek; neler anlatırdınız?

Bugüne kadar 300’e yakın kitap imzalamama rağmen, ilk okur geldiğinde hemen yazamadım! ne yazmalıyım diye şöyle bi durup düşündüm ve sonra şöyle yazdım.

“#hayat böyle işte… Düne kadar sadece sosyal medyadan tanıdığın vefalı okurun, gün gelir bir kitap fuarında kitabını imzalatmak için karşına çıkıverir…”

Bu duygu anlatılmaz, yaşanır. Bu kitap vesilesiyle okurlarımdan 1000’in üzerinde yorum aldım. Bazen öyle yorumlar oldu ki sırf bu bir yorum için bile kitap yazmaya değer dediğim anlar oldu.

#hayat romanım vesilesiyle anladım ki: Dostluk için illa yüz yüze tanışmaya gerek yok, yüzlerce hatta binlerce kilometre mesafelerden de dostlarınız olabilir.

Çoğu okurlarımla bedenlerimiz çoook uzak olsa da, hayatta hiç karşılaşmamış olsak ta, hatta belki de hiçbir zaman karşılaşamayacak olsak ta, gönüllerimizin 40 yıllık arkadaş gibi tanışık ve dost olduğunu #hayat vesilesiyle anladım.

Kitabıma dair son söz olarak:

Hayata dair etmeye çalıştık naçizane üç-beş kelâm,
İkiyüz küsur sayfalık bir roman ile ettik kırk yılımızı dostlara beyan,
Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere olsun canı gönülden selâm,
Velhasıl-ı kelâm netice-i meram HAYAT çok kısa derim vesselâm.

Selam, Sevgi ve Dua ile…
Halil Kalkan – #hayat kitabının yazarı

Kategori : Fuar - Etiketler :#hayat, Halil Kalkan - Tarih : 03 Mart 2017